Dünya genelinde enerji ihtiyacı sürekli olarak artarken, buna karşılık kaynaklar gitgide azalmakta; artan enerji talebi ise, dünyayı her geçen gün yeni bir kaynak aramaya itmektedir.
“Dünya geneli için yapılan nüfus tahminlerinde 2050 yılında kentlerin nüfusunun iki katına çıkması ve ekonomik büyümenin gelişmekte olan ülkelerde yaşanması beklenmektedir. Bununla beraber birçok insanın orta sınıf yaşam standardına ulaşmasıyla birlikte kişi başına düşen enerji miktarının da bu büyüme oranına bağlı olarak artacağı düşünülmektedir. Bu da daha fazla kaynak tüketimi anlamına gelmektedir.”
Nüfus artışı gibi doğal etkenlerden kaynaklı enerji tüketim talebine bir itirazımız elbette olamaz. Ancak bugün artan tüketim talebinin çok azının doğal ihtiyaçlardan kaynaklandığını görmek için şuurlu bir gözle insanlığa nazar etmek kâfi gelir. Elbette doğal ihtiyaçlardan kaynaklı tüketim artışını dengeleyecek kaynak artışını da sağlamak gerekir. Bu amaçla fosil yakıtların yanı sıra güneş, rüzgâr, jeotermal ve dalga enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarını yaygınlaştırmamız ve kullanım alanlarını arttırmamız gerekiyor. Üstelik bu sayede bize emanet edilen dünyayı daha temiz tutabiliriz.
İsraftan kaçındığımızı ve enerji kaynaklarını yeterince çeşitlendirdiğimizi varsayalım. Bu yeterli mi? Bu soruya çok kesin bir cevabı şimdiden vermek zor. Ancak şunu söyleyebiliriz. Bugün dünya olarak son derece ileri bir teknolojiye ve mühendisliğe sahibiz. Bize sunulan hammadde kaynaklarını doğrudan kullanabileceğimiz formlara (elektrik ve ısı enerjisi gibi) dönüştürürken açığa çıkan kayıpları en aza indirerek kaynakları daha verimli kullanabiliriz. Halen birçok insanın elektriğe erişiminin olmadığını düşünmemiz enerji verimliliği konusunu yeterince ciddiye almamızı sağlayacaktır. Enerjinin verimli kullanımının, bilhassa enerjisinin büyük bir kısmını dışarıdan sağlayan Türkiye açısından da son derece önemli olduğu ortadadır. Enerjiyi verimsiz kullanmak, zaten kıt olan kaynaklarımızın daha da azalmasına, dışa bağımlılığın ve cari açığın artmasına neden olmaktadır.
Enerji, Türkiye’de cari açık ve nükleer santrallerin kurulup kurulmayacağı tartışmalarında devamlı olarak gündem oluşturmaktadır. Türkiye’de bir grup sırf çevresel sebeplerle nükleer enerjiye karşı olurken diğer bir grup ise Türkiye’nin gelişmesi, büyümesi ve dışa bağımlılığın azalması açısından nükleer santrallerin yapılmasını elzem görmektedir. Eğer nükleer enerjiye karşı olunması içeresinde barındırdığı risk sebebiyleyse, batısında Bulgaristan, doğusunda Ermenistan, kuzeyinde Ukrayna’da bulunan ve eski teknoloji ürünü olan bu nükleer santraller nedeniyle ülkemiz zaten risk halindedir. Dolayısıyla kontrolümüz dışındaki bunca riske tepki göstermeksizin kontrol altına alabileceğimiz bir riske aşırı tepki göstermek en azından tutarsızlıktır. Üstelik nükleer enerji, aynı anda hem CO2 emisyonlarını azaltabilecek hem de enerji talebinin karşılamak için büyük çapta enerji üretebilen bir seçenektir. Öte yandan nükleer enerji üretimindeki riski en aza indirmemiz için yönetsel ve teknik anlamda almamız gereken uzunca bir yol olduğunu kabul ederek gerekli tedbirleri almak gerekliliği ise nükleer enerji taraftarları tarafından sıklıkla yok sayılan bir durumdur. Bize düşen bahsi geçen iki kutup arasında uygulanabilir üçüncü bir seçeneğin peşinden gitmektir.
İnsanoğlu artan enerji tüketimini karşılayabilmek için kaynak arayışlarını sürdüredursun, üretilen enerjinin ne kadarının gerçekten ihtiyaçlara harcandığı sorusuyla yüzleşmek zorundadır.
Hendese dergisi olarak yayımladığımız 4. sayımızda kapak konusu olarak enerji meselesini masaya yatırdık. Ondört yazı ve bir röportajdan oluşan bu sayımız modern tüketim alışkanlıklarından kentlerde elektrikli araç kullanımına, akıllı şehirlerde enerji verimliliğinden nükleer enerjiye, yakıt pillerinden güneş ve rüzgâr enerjilerine, çöpten enerji üretiminden jeotermal enerjiye kadar birbirinden farklı alanlarda enerji konusuna değinmeye çalıştık. Yazarlarımız ve yayın kurulumuz tarafından büyük bir emek ve enerji harcamanın ürünü olan; her biri birbirinden değerli yazılardan müteşekkil bu sayıyı beğenerek okumanızı temenni ediyorum.
留言